28 Şubat 2016 Pazar

"AĞLAMAK"

Ağlamanın kolay olduğu bu dönemde daha doğrusu ağlanacak çok şeyin olduğu halde bizi
ağlamaktan alıkoyan birşeyler var..Çocukken dokunulmaz olan ağlamak büyüyünce sanki insanların müdahale etmesi gereken bir davranış
bir utanç meselesi haline gelmiş. Ağır bir yük yüklenmiş çocukluktan çıkan yüreklere... Oysaki ağlamak ağlayabilmek yüreğin temizlenmesi,
gözlerinden süzülen yaşların içinden dökülen sessiz kelimeler sinsilesi...belki birazda çocukluktan olgunluğa geçiş müjdesi ....
Ağır yüklerin yüklendiği ağırlığı atmak için gözlerden düşen yaş müjdesi...Bu müjde bazen olur olurmadık yerde yüreğimizden süzülerek
gözlerimize kadar çıkar ve gözyaşı olarak dökülür.. Dudaklarımız morarır kendimizi tutarız ya ağlamamak için o içimizde kopan bir savaştır. Her zaman
..
Ağlamanın yeri ve zamanı yoktur aslında mekanı da yoktur ama insanlar hep bir zaman yer ve mekan belirlemişlerdir kendi kafalarına göre.
Bu genelde dört duvar arasıdır...Saklanır bütün gözyaşları "yıkılmadım" diye bilmek için güçlü durabilmek için hatta bazıları tarafından
yara almamak için. Oysaki hıçkıra hıçkıra ağlayabilmektir özel olan ..Yüreğinin arınması için ağlaya bilmektir bütün mesele.
Kederini gözyaşlarına dökmektir...Kadere inat hıçkıra hıçkıra göğüslemektir bütün yükleri...

Oysaki insan hep utanmıştır gözlerinin yaşından sanki sırça yıkık dökük gönül kapısından dökülen sıvalardır gözyaşları ve o bu köhneliği
kimse görsün istemez...Oysaki o sıvaları dökülmüş köhneliğin içindeki gözlerinin yaşlarıdır değerli olan .... Burada bir çelişki ortaya
çıkar ve insan güvenmek ister gözünün yaşlarını silen ele, ellere...


Bazen bir elin omuzumuza dokunmasını ve bize ağlama demesini bekleriz..Ama bu hiçbir zaman istemediğimiz, tanımadığımız bir el olmasın
deriz.Yüreğimize yer etmiş belki anne sıcaklığıyla bizi anlasın bizim gözyaşlarımızı silsin isteriz. Çünki ağlamak tek kişilik bir eylem
değildir. Elimizi yüreğimize koyup gözyaşlarımızı hissederken birinin acımıza ayna olmasını dileriz...Ve en çok birlikte ağladıklarımızı
unutmayız...


Bu bir geçiş dönemidir çocukluktan olgunluğa...


SERRA YETEK (aristoseres)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder